13.6.09

1. bölüm/a

trenden inmesi gereken durakla ilgili binlerce uyarı almış olmasına rağmen, sakın uyuya kalma tren o kasabada çok kısa durur ve durduğu 5 dakika içinde inmezsen vay haline diye sıkı sıkı tembihlenmiş olmasına rağmen uyuya kalmıştı. trenin ninni söyleyen tıkırtılarına ve yanından kayıp giden orman manzarasına bakarken uyumamak mümkün değildi ve en son gördüğü bu manzaradan sonra gözlerini açtığında bir tünelden geçiyordu tren. ona yolda bir tünel olduğundan bahsedilmemişti. telaşla kalktı yerinden, küçük valizini eline alıp bir görevli bulmak için esneye esneye ilerlemeye başladı. aklına gelen ilk çözüm sonraki ilk durağı öğrenip inmek ve ters yönden gelen bir trenle inmesi gereken kasabaya gitmek olmuştu. tünelden çıktıklarında havanın kararmaya yüz tutmuş olduğunu gördü. tren bir tarafı uçurum olan yolda bir ip cambazı titizliğiyle gidiyordu.
uzaktan gördüğü bir görevlinin yanına doğru giderken bir istasyona yaklaştıklarını farketti. kimseye bir şey sormasına gerek kalmadığı için sevinerek kapıya yaklaştı. tanımadığı bir insana "ben uyuduğum için durağı kaçırmışım" demekten utanmıştı zaten. indiği yerde yeterince rezil olacağını düşündü.
indiği istasyonda trene binen kimse olmamıştı, bomboştu peron. kendisinden başka inen de olmadı ayrıca, tuhaf gelse de üstünde durmadı bu durumun. trenin içinde kendisine hayretle bakan insanları gördü, arkasını dönüp danışabileceği bir yer ararken uzaklaşan trenin düdüğünü duydu. ses gittikçe uzaklaştı, sönükleşti, tüm kasabayı derin bir sessizlik aldı.

Hiç yorum yok: