18.6.09

1. bölüm/b

trendeki insanların ona bakışları biraz tedirgin etmişti açıkçası. heralde pek ziyeret edilen bir kasaba değil diye düşündü arkasından. istasyonda danışabileceği birilerini aramaya karar verdi. etrafı dolaşmaya başladı sakin adımlarla ama kimsecikler yoktu nedense. adımları biraz sıklaştı hafif bir endişeyle, biraz sonra da telaşla dolandı birbirine. görünürde kimse yoktu, bunun bir açıklaması olmalıydı ama neydi. hava kararmaya başlamıştı inceden, hafif esen rüzgar da üşütmeye çalışıyordu. ceketinin önünü kapatıp sırtını kamburlaştırdı, kasabaya gitmek en mantıklı çözüm gibi göründü ona.
tozlu patikada yürümeye başladı. hava iyiden iyiye karardığı halde kasabanın ışıkları görünmüyordu. uzaktan kurtların uluma sesleri geliyordu kulağına. tedirginliği biraz daha artmaya başladı. başını önüne eğdi, sırtını biraz daha kamburlaştırdı adımlarını sıklaştırdı.
sonunda küçük,karanlık,izbe görünen evlerin arasına gelmişti. ama hala en ufak bir ışık yoktu etrafta, gökyüzü de artık siyahlarını giymişti üzerine. tedirginliği yerini korkuya bırakmıştı, evet artık korkudan ve soğuktan titriyordu. durdu. sanki kasabadaki tek nefes ona aitti. çaresizlikle etrafına bakınmaya başladı. işte tam o anda ufak bir ışık hüzmesi çarptı gözüne..

1 yorum:

el-myra dedi ki...

puff! nerden geliyo şimdi bu ışık hüzmesi kim bilir...